Okültizm’in bir dalı olup, evrenin sayısal bir kurgu içerdiğini, evrendeki hiçbir şeyin rastlantıya dayanmadığını, her şeyin sayısal bir düzen içinde meydana geldiğini var sayar ve sayılarla ilgili çeşitli analitik ve sentetik çalışmalarla, evrendeki ve olaylardaki gizli yasa ve ilkeleri keşfetmeyi amaçlar.
ESKİ MISIR, BABİL VE ESKİ YUNAN’DA NÜMEROLOJİ
Nümeroloji bilgilerinin gelecek veya gizli şeyler hakkında bilgi edinmeye yönelik olarak kullanılmasıyla ilgili alana ise aritmansi adı verilir. Eski Yunan ve Kalde’de uygulanan aritmansi ya da aritomansi sayılar bilimi denilen nümerolojinin öncüsü olarak görülür. Nümeroloji’nin Batı’daki gelişimi, esas olarak, sayılar bilimi ilahi güçler bilimi demektir diyen Pisagor’la başlamıştır. Pisagor’a göre, evren sayılar üzerine kurulmuş bir sistem olup, evrendeki ahenk sayıların bir uyumudur. Babil’de 28 sayısı kutsal sayılırdı; çünkü 28, hem kutsal sayı olan 7’nin başka bir kutsal sayı olan 4 ile çarpılmasından oluşuyor, hem de ilk 7 sayının toplamına eşitti:1 + 2 + 3 + 4 + 5 + 6 + 7 = 28Pisagor’un izleyicileri için 1 sayı sayılmazdı, diğer sayıları doğuran bir başlangıçtı. Bu yüzden ilk iki sayının (2+3) toplamından elde edilen 5 ile yine bu ilk iki sayının çarpmasından (2×3) oluşan 6’yı kutsal saymakta, fakat nedenleri açıklanmamakta, gizli kalmaktadır. Ünlü felsefeci ve matematikçi Pisagor’un düşüncesine göre sayılar aşağıdaki anlamları kapsıyordu:
1- Özün sayısı,
2- Karşıtlık, değişiklik
3- Aracılık, bütünlük, başlangıç, orta ve son, tanrısal güç,
4- Doğruluk, adalet, dünya,
5- Evlilik,
6- Şans,
7- Evrenin tümü [Tanrısal güç (3) ile dünya (4)’ün toplamı] ya da tanrının dünya ile birleşimi,
8- Sağlamlık,
9- 3×3 ya da tüm sayıların özü,
10- Sonu olmayan yeni bir dizinin başlangıcı.
Doğanın sayılara göre kurulmuş olduğu görüşünde olanların bir kanıt olarak ortaya koydukları bulgulardan biri de, insan vücudunda, deniz kabuklularında ağaç dallarında ve doğadaki pek çok şeyde rastlanılan, “altın-oran” denilen 0.61803 sayısıdır. Platona göre kozmik fiziğin anahtarı altın orandır.
Sayılar bilimine Yunanlılar’dan çok daha önce Mısır’da önem verildiği bilinmektedir. Nitekim esin kaynağı eski Mısır bilgeliği olan inisiye Pisagor’un nümeroloji ile ilgili sözlerini eski Mısır bilgeliğini yansıtan Hermetika’da bulmaktayız. Mükemmel işleyen evren, sayıların gücüyle düzenlenmiştir. Sayıların seslerle ilişkilendirilmesi de, tarihçilere göre yine eski Mısır’da başlamıştır.
Eski Mısır’ın İsis misterleri inisiyeleri 22 sayısına çok önem verirlerdi. Yirmi iki sayısını kutsal saydıklarından ezoterik anlamını çok gizli tutmuşlarsa da, dinsel işlemlerde bu sayıyı kullandıkları bilinmektedir. Mısır’ın 22 sırrı, hermetik bilgeliğin Mısır’dan Avrupa’ya geçişiyle Okültizm’de 22 arkan ya da anahtar biçimine dönüşmüştür. Fakat Avrupa’da Okültizm’in ortaya çıkışından çok önce, Mısır’ı ziyaret eden Pisagor bu sayının önemini öğrenmiş bulunuyordu. Nitekim Pisagor matematikteki ünlü pisayısını 22’yi 7’ye bölerek bulmuştur. Bu sayının daha sonra Dante’nin İlahi Komedya eserinde kullanmış olduğu görülür. 22 gibi 11 ve 33 de nümerolojide üstad sayılar olarak kabul edilir. Yeryüzünde yaşayan halkların geleneklerinde en çok sözü edilen sayılar 1, 2, 3, 4, 5, 7, 12, 22, 40 ve 50’dir.
İBRANİLERDE NÜMEROLOJİ
İbrani alfabesini kutsal alfabe olarak gören kabalistlere göre İbrani alfabesinin 22 harften oluşması bir rastlantı değildir. Fenike alfabesi gibi, bu alfabenin de 22 harften oluşmasında eski Mısır’ın hermetik etkisi olduğu sanılmaktadır. Kabalistler 22 sayı ve harfi 3+7+12 biçiminde üç grupta ele alırlar. Bunlardan 3 temel harf semavi alemi, evrensel kökeni, başlangıcı temsil eder. Sonraki 7 düalite harfi bilinçle idrak edilebilir Alemin, yani aracı alemin karşılığıdır. Kalan 12 harf ise duyularla algılanabilir alemin karşılığıdır. Sayılarla ilgili kabalistik çalışmalar gematria, temurah ve notarikon adları altında üç ayrı uzmanlık alanı oluştururlar.
ARAPLARDA NÜMEROLOJİ
Kabalistlerin 3 + 7+12 biçimindeki üç gruplu sistemi Yahudiler’e özgü olmayıp, Eski Mısır, Fenike ve Eski Etyopya’nın hiyeratik alfabe harflerinde ve Arap alfabesi harflerinde de uygulanmaktaydı. Tasavvufta en fazla önem verilen zikir olan “la ilahe illallah” sözü, 3 harf (elif, lam, he) kullanılarak yazılır, 7 hecedir ve toplam 12 harften oluşur ki, hepsinin toplamı (3 + 7+12), 22’yi verir. Arap alfabesi de çok önceleri İbrani alfabesi harflerine denk düşen 22 harften oluşuyordu. Harflere nümerik değerler vermek suretiyle yapılan benzer çalışmalar, İslam okültizminde Ebced hesabı adıyla bilinir. Arapça çalışma sisteminde Arap alfabesinin ya 28 harfinden yararlandır (büyük cifr ilmi) ya da önceki devirlerde kullanılan, İbrani alfabesine tümüyle denk düşen 22 harfinden yararlanılır (küçük cifr ilmi). Allah sözcüğünün ebced hesabıyla sayısal değeri 66 ‘dır.
DOĞUM TARİHİ VE İSMİNİZ YAŞAMIMIZI NASIL ETKİLER
Doğum esnasında karşılaştığımız kozmik etkilerin ve ismimizin enerjisinin bizim üzerimizde nasıl bir etkide bulunduğuna dair, çok eski geleneklerden kalma bazı bilgiler mevcuttur. Bu prensibi iyi bilen eski toplumlar, yeni doğan çocuklarına gelişi güzel isim vermezlerdi.
Hatta çocuk belli bir yaşa gelene kadar beklerler ve çocuğun karakteristik özelliklerini dikkate alarak, ona uygun bir isim verirlerdi. Bu gelenek özellikle Kızılderililer’de ve Orta Asya Türkleri’nde hayli yaygın bir şekilde uygulanmaktaydı.
Doğum tarihiniz,yaşam kodu sayınızı,isminiz ise kader sayınızı belirler.Bu sayılar ile aile içi uyumlarınızı ilişkilerinizi tekrar değerlendirip,gözden geçirme ve yeniden yapılandırma fırsatı elde edebilirsiniz.
Kaynak: http://www.sozvesiir.com/genel/numeroloji-sayilarin-sembolizmi-ve-rakamlarin-anlamlari